EYLÜL...

Yazabilmeyi çok isterdim
Doğru kelimeleri seçebilmeyi
En son kelimemden yola çıkabilecek kadar usta olmayı

En nihayetinde yazamıyorum işte
Tümü tekrar yaşanmamışın

En çok bu gün yazmayı isterdim

Gözaltlarından şakaklarına giden ellerini
Tek bir kelime ile
Hiç olmayan bakışlarına bağlamayı

Lakin yok işte o kadar kelimem
Sustuklarımı yazmak isterdim
Ama o kadar çok sustum ki
Değil yazılışı anlamlarını bile unuttum
Hani yazsam hatırlarım belki

Ama işte o kadar çok yazdım ki sen olmayan seni
O kadar çok söz ettim ki sana benzemeyen senlere
Duymadılar..

Sustum işte; en fazla dinledim
Anlatamadım ki yanında susabildiklerimi sevdiğimi

En çok bugün yazabilmeyi isterdim


En olmadık anlarda ütopya olarak vücut bulman
Yani konuşurken biri ile
Gözlerini ona oturtmaya çalışmak
Yok başardığımda oldu
Lakin onlar o gözle bakamadılar..

Korkma anlatmadım kimselere
En fazla kendim işte..

Kusurlarımızı yazabilmeyi çok isterdim
Anlatabilmeyi,
Kusursuz bir şekilde sana yakışan kusurları

En çok yazabilmeyi şimdi isterdim
Bitirebilmek adına

artık...

Susmak iyi geliyor
Ve demire su verdikçe sertleşir …

Daha bi berraklaşıyor işte
Bire bin katıyor …

Çok dertli değil işte
Gözaltlarından şakaklarına giden yol kadar kısa
Bir o kadar anlamsız işte
Ve bir o kadar hep çok

Hiçlikte bir çokluk belirtir işte..
En güzeli yar olman değil belki de yara olarak kalman

Denklemler kurmaktan öte
Kursanda basit olsa mesela
Bir simitin son lokmasına içtiğin ayranın son yudumunu denk getirmek kadar basit ve içten olsa yeter

Susmak iyi geliyor işte
Sana benzemeyenlerin sana benzemediklerini anlamak

Farkında bile değilsin
Gerçi olmaman bütün mesele

Bilinçaltımı üstüme getirmen belki de
Ben bastırdıkça bir yol bulup çıkman ya da

Ne fark var ki bir rüyadan uyanma ile yaşamaya başlamanın
Daha gerçekçi oluşumu tek fark

Kelimelerim bitti bunca zaman
Ya da susmak yaşatmaktır bilinçaltımın üste özenmesinin bir oyunu
Belki de susuşum bundan işte

Fısıldamak gibi gelir bazen yaşamak
Öle arafvari zamanlarda

Sarhoş bir imam gibisindir işte en fazla
Tapmaya olduğu kadar tövbeye de hazır

Ve artık sen sevgilerimin
Sana benzemeyenleri öldürüşümün azmettiricisi

Gecenin 4 ünde her uyanışımın bilinçaltı

Sadece

Ey okuyan,ey gözatıp giden...sanmayın her şey dertten kederden,elbet yazılanlar yaşanılanlardan alıntı, ödünç kelimelerle yaşanılanları not düşmek o kadar...sanmayın bir şeyler anlatma çabası...Sadece ama sadece anlama çabası...Unutulmak istenenleri, akıldan çıkarmama çabası...ne gelirse gelsin hayatta kabul edebilme telaşı o kadar...
İster vücuda üflenen rahmani ruhun ister maymundan beri diyin sadece anlamanı bulma çabası..sosyalleşmek dediğimiz kendine yabancılaşmanın önüne geçme,inen perdeleri kaldırma...Ve hani bir an her şeyi anlamış yada her şey boş hissiyati zerk olur ya ruha ve beden ya kuvvetli hisseder kendini ya dingin;
işte ödünç kelimelerle kendi kendine anlama çabası...

Karambolde GOL arayana...

Sahada ter dökenlerden daha çok heyecanlıydın işte;
kenarda en hızlı deparlar ile düz koşuları sen yaparken birazda içlenirdin

hayatın, son dakikada atılan şutun direkten dönmesi gibiydi
Belki de biraz ;son 3 dk da alkışlanması için çıkan oyuncunun yerine giren oyuncu tadındaydın
Yani ilk 11 i tamamlamak gerektiğinden

Kimsenin ver kaça girmemesi gibi geçti hayatın belkide
Yani sen paylaşmak için atarken topu
Karşı taraf senden alıp çalımlara başlamıştı
Ve sende kalan, boş alana atılan bir deparın yorgunluğu

Arada gollerde attığın oldu hayata
Belki attığın goller avantaj bile sağlamadı hayatına
Ya da taklalar atarak da sevinmedin
Olsa olsa pası atana koşardın sen


Total futbola inat
Total bir hayatında olmadı belki
Yani herkes senin için değil de;sen herkes için oynadın birazda

Maç sonucu verilecek yıldızlarda ne alırsın daha belli değil
Zaten daha maçın 27.dakikasındasın
Daha oyuna bile ısınamadın belki de

Karşı taraf hiçbir maç sonu formanı da istemeyebilir senden
zaten sen formanı tribüne atma sevdalısısındır
Lakin sevgili dostum
Oyunda olduğun,ara ara da olsa attığın uzun paslar için
Çok saol

Bir Ispanak Bir baba


Keşke o kadar basit bırakabilseydik düş kırıklıklarını...Babamdan yediğim ilk ve tek tokat ıspanaktandı hani şu temel reise güç katan ki bana sızıdan başka bir şey bırakmadı...

İlkokula yeni başlamıştım, ilk haftanın son gecesi nedenini bilmediğimiz telli,kareli,harita metod,pastel,divit uç vs...binlerce şey...Alınmalıydı işte..ve babam o gün alamamıştı işte ve ben yani nedensiz bir çocuk olan ben...ağladım...

Ve sonraları işte babam nedensiz her şeyi aldı bize,istemediğimiz,ihtiyac olduğuna alındığında fark edilen nice şey...

Vazgeçtiğide oldu her şeyden..Biz hariç..ve işte sonralardan da sonra anladım ki her şey biz için,ve bir insanın kendinden vazgeçişi ne kadar hazinse birilerinin her şeyi sana adamış olması o kadar ağırdı..

Aklımızdan çıktıkları,kızdığımız,küstüğümüz nice anlar oldu nedensizce hem de ve yine onlardı işte hiç bir şey olmamış gibi dimdik yanımızda duranlar.

ve sonradan işte fark ettim bir baba bir anne nedensiz olabilmeyi becerebildikleri için anne ve babalardı..

Her şey için saolun...

şimdi ne zaman ıspanak gelse önüme ;yemediğim ıspanak yüzünden yediğim tokatı hatırlarım.


şimdi aram iyi çok şükür..

.......

Şimdi susun
Konuşma sırasını bekleyen bakışları bırakın
Takın yüzünüze dinleyen bakışları
Takın diyorum çünkü zor biliyorum
Leb demeden leblebi demeyin
Bırakın karşınızdaki anlatsın ya

Zeka belirtisi diye söylenen söz birazda kabalık değil mi

Kimse parmak kaldırmıyor artık
Oturttun mu lafı gerisi laf-ı güzaf

Anlatmak istediğimi ben anlamadım ki
Sen ilk cümlemde nasıl çözüyorsun ki

Yani bu yazıları baştan sonra okusan
Nedersin ki
Karamsar,üzgün,kızgın
Daha nice sıfatlar

Bende işte bu sıfatları değil
Önündeki ismi arıyorum

Hepimiz arayız artık
Güler gibi sırıtıp her an ağlarız

Kusura Bakma BİRADER

Şimdi önünde kutucukları doldurman gereken aptal bir sınav var
Sonucu ise lisenin devamı
Ama inan senden çok isterdim cüssen kadar büyümeni sevdiğin bir dalda
Lakin işler öle yürümüyor be birader
Zaten sende anlamışsındır
-ki ondan işte hazırlanırken bile sınava nefes alışın bir basket-

Kusura bakma ama birader
İnsan oğluna,kardeşine neyse ne adı
Ama bu kadar çok seviyorsa birini
İyi olsun istiyor işte

İyi nedir diye sorma
Artık değişti;
Cevabına bende yetişemedim

Hele bi atlat şu sınavı diyesim geliyor dilime
Lakin seni kandıramam ki birader
Anlamışsındır çoktan asıl sonrasında başlıyor işte

Sevdiğimiz işle uğraşmayı beceremedik biz
Hatta sevdiklerimizde çok olmadı
Daha bir çok şey gibi

Dedim ya aptal bir kutu doldurma işi
Dert etme işte;sonunda nerde olursan ol
Ne çıkarsan çık o üniversiteden
Hatta hiç girme bile

Unutma bizim oğlumuz ve kardeşimizsin
Ve inan bana en nihayetinde tüm gerçeğin bu olduğu ayardınada varacaksın


Bakma işte bu yazıya ne bir moral yazısı ne avuntu
Sadece anlama çabası birader

Kusura bakma be birader

EN AZINDAN BE BİRADER...

Doğum günün kutlu olsun be BİRADER…

Belki öle filmlerdeki gibi yol gösterici bir abi olamadım sana
Hatta çokca sinirine bile gittim..

Lakin işte abi olamadığın için anlayamayacaksın..
Ben de tahmin etmemiştim ki ağabeylikten ziyade
İnsanın kardeşi olmasının ne demek olduğunu…

Garipti işte küçükken-ki şimdi 18 sin artık-
Sen uyurken arada nefes alıp almadığını kontrol etmek garipti..

Dedim ya çok öncü olamadım sana belki
Ama çok şeyi de kaptın sanırım

Mesela en kötü anda bile gülecek bir şeyler bulabiliyorsun artık
Hani evimizi boşalttıklarında
Sen ağlamaklı olduğunda ne dediğimi hatırla
“oh be top oynamak için yer açıldı en azından”

Alıp karşıma hayatın şaka olduğunu anlatmak isterdim ama
İşte bunu demek için bile çok erken benim için
Zira bende anlayamadım ki
Öle arada tebessüm ediyorum işte
Yani şakaysa da gerçekse de ikisini de yakalarım en azından diye..

Ve sen anlarsan erkenden ne olduğunu bu keşmekeşlerin
En büyük kahkahayı sen at olur mu?

Doğum günün kutlu olsun be birader

İlişkilerin içinde öncü olmak isterdim ama
İşte yüzmeyi denize atlayıp öğreneceksin be birader
Ki çoktan başlamışsın hani

Ve şimdi önünde aptal bir sınav var
Bir yandan kazanmanı deli gibi isteyen biz
Bi yandan gidecek olma ihtimalinin korkusunu yaşayan biz

Neyse sen bize bakma birader
Dedim ya yaşadıklarımız rolleri biraz değiştirdi bizde
Yani baba,kardeş,abi birbirine girdi..

Neyse birader doğum günün kutlu olsun
Ve unutma ne olursa olsun
“oh be top oynamak için yer açıldı en azından”
Diyebilmeyi becer olur mu?

ilişkili yolcululuk....

İstemsiz bir baş düşmesine gebe
ve ancak bir sonraki molaya kadar verilen
bir omuz kadar sahte...
bir muavinin anonsunda bile kolayca dağılacak
bir yol..

........




Günahlarım için bir dua okumalısın mesela
Ama kendin yapmalısın bu defa
Tekrardan ziyade

Cümle içinde kullanman gerekti
Lakin olan sadece kurulan cümleye takıydı

Ve ilahi gölgeli bir aşkın son hali
Beni dua içinde kullanmandır belki

Lakin sen tövbeler içinde kullandın belki de
Oysa her halin için hazırdım Habil olmaya


En nihayetinde kabil”i oldum kendimin….

yok




Sen olmayan Sana değil bu…

Ve bazen bir özür dilerim barışmaya değil
Yeni yaralar açmaya izin almadır biraz da
Yani sen kuruturken öfkeni
O geriliyordur derin darbe için

Sana da gelmez hani darbesi
Bilir ya ölesiye sevdiğini kendine vurur işte

Ve en büyük silahı ben böyleyim dir
Kabzası nedenlerden,nişangahı ise sözlerden
Mermiler mi?
Gözler…

Kardeşten İnciler-2

Amcam kardeşimden çay ister;kardeşim biraz öflenip püflenip mutfağa gider
-Al amca
-Ne bu şeker oğlum
-Çok mu koymuşum;biraz az karıştır olur
-Yok az koymuşsun şeker
-He o zaman çok karıştır


-Yıllar önce CNN de “5 dk Ara “ diye bir program vardı
-Kardeşim o sıra anlamadığı halde;zap yapmakla meşgul;
-CNN i açsana
-Açtığı gibi bir sonra ki kanala geçer ( o Sırada da tam program başlamakta;reklamı dönüyor )
-Niye değiştirdin
-eee 5 dk ara yazıyordu

cevab-ı mim-Mutluluk

Dilekss

Mutluluğun sonuna iki nokta üst üste koymayı;karşısına da Sonu noktalı,dır lı biten bir cümle kurmayı çok isterdim.lakin klasik olucak tarif edilemeyişi,hani, acılardan çıkartılır bazen mutluluklar işte…yani ne zaman mutlu olduğumuz ne zaman mutsuz olduğumuzla eş birazda.bak dır lı da olmadı cümle sonu noktalıda;hatta karışık bile oldu cümle

Lakin belkide dostlarım dediğin kişilerle sabaha karşı edilen sohbet anlarıda olabilir,kardeşimle edilen kavgalar mesela;hiç kadar çok olan sevgililerden gelen tutulmayacak sözlerin edilişi de olabilir,babamın boynumdan öpüşü

Belki sonradan sonradan anlayacağımız tüm bunların toplamı bile olabilir yada bunlara duyulan özlem bile olabilir

KARDEŞTEN İNCİLER

-büyük hevesle ev telefonuna koşması;yarım yamalak konuşmayla;beni aradıklarını anlaması ve
-“selim seni arıyorlar” diye bağırması;abi kavramı yerleşmemiş


*fotoğrafınız ben çekebilir miyim abi?
-al bakalım
-sonuç: vizöre hep kapalı gözünü denk getirdi.Biz öteki gözünle bakacaksın dedikçe o gözü değiştirdi ama değiştirdikçe gözü de kapadı

*Milli takımın maçını izlerken;
-ya abi rüştü hem Fenerbahçe de hem burada nasıl oynuyor?

*Benzin istasyonun içerisinde kasaların önünde bir tarafta kamera diğer tarafta kameranın görüntüsünün olduğu tv var
-Baktım bizimkinin kafası sağa sola hızlıca hareket ettiriyor
-Ufak bir sorgu sonucu kendini tv de kameraya bakarken yakalamaya çalıştığını öğrendim..

Sonradan

Evimize giren hırsızdan sanırdım ilk zamanlar
Yarım yamalak uykularımın,
Gecenin 4 ü uyanışlarımın nedenini
Sonradan sonradan anladım
Aynıydı işte ruhani terkedişinle
Bir hırsızın evimize girişi,
O bir şeyler çalıp
evde ufak boşluk yaratmıştı
Sense bırakıp..

KUSUR





Sonradan sonradan anladım

kusurların kusursuz üzerinde duruşuydu

daha olmamış ve bir doğruya gebe yalana inanışımın nedeni

ve o hiç doğmadı;

doğsa belki biraz piç kalırdı yada hiç...

Kusurlardı işte,ve kiminde o kusurlar durmazdı

ve baktım ki o kusurları arıyorum işte

sonra sustum,biraz kanadım

sonradan sonradan susmaya kanadım
ortak bir dil olmadı işte
susuşlarımın alfabesini öğretemedimki
ve ben en çok yaşıma değen yaşına aldanmıştım
ve artık bir heykeltraş edasındayım
hiç kadar çok kimi alsam karşıma
hep sana yontuyorum işte
ama işte o kusurlarını o kadar kusursuz yapamıyorum
senden başka bir sen var artık bende
sana bile benzemeyen...


ve en nihayetinde işte
kendini gömmeliydin
öle dik fazla duramazdın işte
herkese farklı nedenlerin vardı
zaman zaman karıştırsanda

yani artık sende öğreneceksin aşkı
deneyerek işte
kara diye yüzüme çaldığın
duysan yapılmaz dediğin bahanelerin
artık
sebeplerin olucak seninde

susuşlarımın anlamsızlığı
anılarında olucak artık işte

kalabilmeyi becerebilmek
yani bir yerde yada bir durumda
önce gidebilmeyi sonra olabilmeyi becerebilmektir
dosttan ziyade...

en çok nafile lafını severim;
ama işte başta beyhude gelir..

yani öğreneceksin artık
nedenlerin şimdi kişiye özel olucak
korkma sakın
sıkıldığında en güvenli yere
kendine kaçabilirsin yine
hemde ilahi kurallar eşliğinde

Elbet



Daha güzel olacak elbet

en nihayetinde hiç birşey sonsuza kadar batamaz ki...


Elbet zamanı gelecek;

elbet anlayacağız her şeyi

belki son demde olucak

hani o meşhur film şeridi zamanında


Daha güzel olacak elbet

kimse sırası gelse bakışlar yerine

dinler,anlar bakışlarla baktığında


elbet anlayacağız



öylesine



En çok kendime dolanıyor, seni anlatıyorum
Yazılanlar bile karalama değil anlatma çabası
Ve aldığım ödünç kelimeler işte
Kanatsın diye belki yaralar geçsin diye belki
Ki belkiler bile burda sıradan,öylesine
Lakin geçsin dediğin şey iz bıraksın istiyorsun
Senin yerinede yapıyorum işte,bilmeden
En güvenli olduğun yere girebilme kaygısıydı bir zaman işte
Yani kendin olmaya çalıştığın içine
Bir düz yazı şairinin lafları kulağıma doluyor
“Sevilmeme engel evcil acılar” ...
Neresinden tutsan elinde kaldı
Beklide tutacağın yer sadece ben
Şiirlere konu olacak kadar bile önemli değil
Şarkılara nakarat bile olmaz
Yani öle sıradan,öylesine...
Olabildiğince sıradan işte
Ve sıradan olabilmek o kadar zor ki
Her gelişimde sakladığım,kimselere vermediğim
Sana ait olduğuna inandığım ödünç laflarım vardı
O kadar biriktirmiştim ki sana bile veremedim işte
Almamandan değil korkum,zira bende alınmamış sözler çok vardı
Sana benzemeyenler sana benzediğinden beri
Ben yaralarımı kanatıyorum

Birazda öykünmek işte az az
Yarayan kanaya...

anlamadım...




Dörtlükler de olabilirdi,mutluda ;
Bir düz yazı gibi değil de alt alta sıralasaydım kelimeleri
Sonlarına birde kafiyeler ekleyebilseydim
Elbet şiir olurdu
En nihayetinde fona bir de müzik koysam şarkıda olur
Lakin işte olan oldu zaten..

Döngü..




yasadiklarin, yitmeyecekler - yasayacaklar.

birseyleri yasamissan, gercekten yasamissan,

onlari yitiremezsin artik-istesen bile istemesen bile, yasar artik onlar..

yasadiklarinsin...yasamin, butun yasadiklarini yitirip,

yeniden kazanmanin sureci olacak -

hep yeniden yitirip,

hep yeniden kazanmanin sureci....

Belki..




Kusura bakma işte belki daha kolay olurdu...
Bilirsin en çok gözaltlarından şakaklarına giden mesafe kadar dı uzaklığımız
Senin bir boşluğun olacağım belki,
Üstünü kapattığın ya da hiç açmadığın
Korkma dolduramasam bile fazla büyütmem

Belki bir dost gibi sırt sıvazlaman kadar acı verecek
Belkide öğlece dik bakamayacağım işte
Biraz kaçamak olacak, yakalanmaktan korkmadan
Kusura bakma işte belki daha kolay olurdu
Gecenin 4 ü bu kadar manidar olmazdı belki
Doğduğumda kulağıma sus denmiş gibiydi sanki
Ya da baktığımda anlatabileceğim tek şey susmaktı
Yorulmamı bekleyeceksin belki
Lakin dedim ya ben en kolay kendimi kandırıyorum
Yani bana ödünç yalanlara gerek yok
Ve sen belki de gelsem de kalamam gibi duracaksın
Belki daha kolay olurdu
Sana Benzetmeseydim sana benzemeyenleri
İşte çoktan unuttuğun gelip geçeni belki de
Şiirde yazdığı gibi “Başlamadan biten yazmanı”




Çivi çiviyi söker derken bile anlamamıştın işte,


Sen gördüğün düşler nedeniyle uzun uzun uyurdun belki


ve bir o kadar habersizdi uykuların işte


ve sen çivi çiviyi söker derken bile anlamadın işte


sana benzemeyenler bu kadar çok sana benzemeselerdi


daha rahat bakardım belki


belki aldatıyor gibi hissetmezdim,sen habersiz uykularda olsan bile


işte kime baksam sen olmasaydın daha kolay olurdu


sen hala öyle uykular,düşler,kuğular


İyi Uykular




Susarak Özlüyorum
Öylece, işte sadece ama sadece susarak,kalabalığa denk gelsin istemiyorum
Susuşum,özleyişim bozulmasın diye
Ve sen anlatıyorsun, hemen yanı başımda ve o kadar uzakta…
Ellerimi bağlıyorum içime,
Ve ben en çok kendimi kandırıyorum
Sadece susarak özlüyorum
Hiç tanımadan hem de, ağzına gömülmek gibi
Kalabalığa gelsin istemiyorum
Vakitsiz bir andı belki, ki gerçi hiçbir an vaktinde olmuyordu
Belki de işte tüm korku fonda çalan şarkıda dendiği gibi
rahatsız edici mutluluktan kurtulmaktı
ve ben en çok kendimi kandırıyordum
ve yapılacak tek şey kalıyordu
tek başıma yapabileceğim tek şey
susmak

HALA dan İnciler

Bir büyükden,bir anne yarısından nasihat

-"Bak yavrum insan belli bir zaman sevdiğini arıyor,sonra bulur gibi oluyor,sonra anlamaya çalışıyor;ama olmuyor,sonradan sonradan ise DENGİNİ ARIYOR..."

yani önceleri sevdiğini dengleştirmeye çalışıyorsun,sonra ise dengini sevmeye..


Artık öğrenilmiş çaresizlik değildir ,düştüğümüz
Alışılmış umutsuzluk
Kalkmaya denemeye,yapmaya mecalin vardır ama aklın almaz işte
Olmazlarla doludur aklın
Bin yolunu bilirsin ve bulursun olmaması için
Lakin yaşamak kadar yapmak kadar cesaretin yoktur
Ve sıralarsın lanetleri ,”bak işte” leri
Zaten kendimizden başka kim bizi daha çok haklı çıkarır ki
Öğrendiğimiz umutsuzluğu unutamayız da
Artık umutsuzluk girdaplarının yolcusuyuzdur
Akıl danışmaya görsün biri,dur,yapma larımız hazırdır bizim
Peşi sıra sıralarız…
Yani hep öle tersten gideriz
An gelir unuturuz işte umutsuzluğu
Sarılırız,inanırız
Sonra
Sonradan da sonra
Kendi olmayan kendimize geliriz
En nihayetinde istemeden öğrendiğimiz tek şeyi hatırlarız…
Umutsuzluklarımızı yarıştırır hale geliriz işte
En çabuk kim anlayacak gidecek olanı
Edilen hangi yeminin ,tutulan hangi elin yalan olduğunu
olmasa bile öle biz görücez işte
en nihayetinde yine hatırlayacağız işe..

...


Ağlamak kadar istemsiz,gülmek kadar düzensizdi biraz

Ama işte kimse önemsemezdi ağlarken nasıl göründüğünü

Gözaltlarından şakaklara uzanan yol kadar mahçup,utangaç ve savurgan birazda

Ve biz yaralarımızın kabuklarını saklamıyoruz artık

Tarif etmekten bile vazgeçiyoruz

Dilimizde kalan hep nakarat oluyor

Ve biz sonradan hep başka şarkılara uydurmaya çalışıyoruz işte
Etrafımızda bir çoşku evet uydu diyen nidalar
ama işte tutmaz onda savurganlığın,günahların..


Ve tutmuyor tabiî ki,denemiyoruz da hani yeni şarkının nakaratını

Aklımızda,dilimizde hep o nakarat kalıyor

An geliyor en fazla ıslıkla çalabiliyoruz

Biliyoruz da belki bir daha o ilk an kadar gür sesle söyleyemeyeceğiz

Ama işte ıslığımıza,nakaratımıza ne kadar sahipsek o kadarız işte

Birlikte söyleme inancınız hiç gitmez aklınızdan

Velakin öle dilinizde nakarat,kulağınızda ezgisi yaşar gidersiniz

OLMAZ YA




X:Çok canım sıkılıyor,canım çok sıkılıyor
Y:Tamam sıkılsın dert etme
X:Sıkıldım diyorum ya
Y:Ya otur tamam beraber sıkılalım işte
X:Nasıl yani
Y:Ne nasıl ya;ölece dur işte ,bir şey yapmamayı yapalım birlikte…Zaten bunuda becerirsek..





Her izlenişte aklınızda kalan replikler değişmekte;işte o anki ruh halinize bağlı yani...Ama çıkmaz işte müziği ve işte bu izleyişte akılda kalan ise


''Ona aşığım çünkü bana ihtiyacı yok''




hayatin anlami hep uzaktadir.


ya ANI olmuştur hayatın anlamı ya da ÖZLEM.


hayatını anlamlı kılacak ve geldiginde senin tam olmani saglayacak olan sey,


henuz senin disindadir.


hayatin anlami hep hayatin disinda kalinir.


ona hazirlanir


o beklenir


o ozlenebilir ama ona dokunulamaz


dokunamadigin noktalardan gelir hayatin anlami.




ve artık şarkıda geçtiği gibi aşk bir er meydanı savaşı

hani geçtiği gibi şiirde sevdiğinin kirpikleri birer ok

ve kaybedeceklerini düşünürsen bu meydana çıkılmıyor
Alamıyorsak göze yaralanmaları-ki en nihayetinde o yaralarda teslimiyete götürecektir-
öğlece arafda kalıyoruz o kadar


Her şeye o kadar kolay ulaşmaya alıştık ki

Çile dönemi bitti artık yani,


Bir bütünleşme birazda teslimiyet gerekir

yani en nihayetinde aşık maşukundan güç alır


Ve hepimiz ya aynı yaraları paylaşacak birilerini arıyoruz

yada o yaraları saracak birilerini
Ama er meydanına çıkmadan o kadar çok yara alıyoruz ki
değil aşk meydanına çıkmak...



KUĞU EZGİSİ





Kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim,

Yalpalayan hayatımın kara çarşaflı bekçi gizleri.

Ne zamandır ertelediğim her acı,

Çıt çıkarıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi, -bu şiir -


Sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim,

Dost kalmak zorunda bana ve sizlere!


Çünkü saldırgan olandan kopmuştur o, uykusunu bölen derin arzudan.


Büyüsünü bir içtenlikten alırsa

Kendi saf şiddetini yaşar artık, -bu şiir -


Kuramadığım güzelliklerin sessiz görünümü, ulaşılamayanın boyun eğen yansısı,

Sevda ile seslenir sizlere!

İSTANBUL






Başka bir şeye benzemez işte bu yedi tepesi gizli şehir..


Türkiyede yaşamak ile İstanbul da yaşamak başka..


beraber dirsek çürüttüğümüz dostum sormuştu işte


-Nasıl İstanbul


-Gelin Taşı Toprağı altın demiştik filmlerdeki gibi..




Lakin öle bir altındı ki eline alanın kendi değeri gidiyordu..


Temiz kalmak o kadar zordur ki


Anlamıyosunuz işte zaman geçtikçe üstünüze siniyor


Bir yerinizden kirleniyorsunuz




Yok dedikçe üstünüze geliyorlar,


Hani kirlenmeseniz bile ayrı kalıyorsunuz işte

2 yakası sanki;dünyanın iki ucu oluyor

Yollarda rastlaşıyorsunuz işte..


Harala gürüle yaşıyoruz işte

Aga kusura kalma altın değilmiş...








En nihayetinde; olan biteni anlamak zaman alacak…uyanmak mı iyi uyuyakalmak mı bilmem ama..en beteri arada kalmak sanırım.

Öyle anlar gelip dayanıyor ki kapıya evet bu diyorsun yaşıyorum uyanığım;sonra ardı sıra başka bir şey ve yok bu olamaz uyuyorum sanırım diyorsun…

Ne halt olduğunu anlamaya çalışıyorsun uykulu gözlerle nitekim o anlar işte hayat oluyor…

Sonra susmayı deniyorsun ;ona bile müsade etmiyorlar ki…bırakın ya bırakın her şeyi vuralım hep beraber dibe,yok ;elbet hakkımız güzellikler ama işte en nihayetinde kuşandık bizim olmayanları bırakalım bi onları,

Dediklerim,gördüklerimin ağzından çıkan,okuduklarımın fısıltısı sadece; farklı biriyim ama işte ona bile müsaade yok..

Tutarlı olmak ne demek ,nasıl bir kontrol altına almadır ki nasıl bir güç…



GİTmek..



Bazen işte -ki bazenler çokca- kalırsınız öle
Susmak gibi gelir en doğrular...
Nedensizce öylece..

Hani bozulmasın diye işte susarsınız
Bu sefer sustuğunuzdan bozulur
Nazarın nazar boncuğuna değmesi gibi..

Bir şeyler yavan gelir ve siz birazda yaban
Anlatmak zordur,anlamaya çalışmak en iyisidir
Ama işte anladıkça yabanlaşır anlamlar

Susarsınız bu sefer,
Derdimden değil ki be
Sadece yavanlığı atmak o kadar

Sonra gidesin gelir,her şeyi bırakıp
Sonra bırakacak bir şeyin olmadığı gelir aklına
Senin değildir senin olanlar

Sonradan sonradan gideceğin gelir aklına
Sonra gitmeyi seversin işte yolu seversin
Zira senin olmayandır artık yol

ama işte öle elinde zihninde her şey toparlanmış
bir ayağın yolda bir ayağının ötekinden haberi yoktur
en nihayetinde öle gidedurursun
bir gözün yolda

SÜRMEYİN..




Yahu nedir bu ya;ne bu küçüklükten sürülen savaş boyaları kardeş,daha dur ya dur bi…


Sonra büyürkenkileri hiç saymıyorum,işte,evde,aşkta sürülenleri..

Bir çıkartsak şu boyaları ;nasıl diye sormayın sadece deneyin işte ya…yok bende boya demeyin,inanın bir yerinden üzerinize sürülmüştür işte..

Evet çıkarttığımızda ise böyle izi kalıyor yani; izde değil de öle kalıyor kalıp gibi…gerçek olmak ne zor oluyor.

He bide kardeş,öle yalap şap silmeye çalıştığınızda ise öle yarım yamalak kalıyorsunuz,yüzümde bir şey var mı diye sorasınız geliyor,birine bakıyorsunuz işte öle yalap şap..

Tamam çıkarttığınızda karşınızdaki takmışsa ne olacak diyeceksiniz; onu bilmem ama ikinizde karşılıklı çıkarttığınızda işte olacağınız biriniz kuğu, biriniz…

Korkup tekrar sürebilir,sürebilirsinizde ;ama


En nihayetinde birini öyle saf görmüş oluyorsunuz…VE siz hep...

ASlında




Ayrılık acısı ile birbirine sarılan iki sevgili;

Ya da nebilim bırakmak zorunda olan bir kalp ve yalvaran bir adam

belki de gidesi gelmiş bir adam
Gider gibi yapan bir kadın ile kalan gibi olan bir adamın pişmanlığı
asıl sevgiyi anlamış 2 kişi...ya da ayrıldık bitti denen bir ilişkinin ardından; her şeyi terse
döndüren karşılaşmalarını anlatan
Yani o an ne hissediyosan öyle görünen bir tablo işte..
Ama aslı vampir olan bir kadın ve belkide bundan habersiz bir adam...Tüm uysallığı ile kucağında olan bir adam işte..
Aslında en güzeli vampir olduğunu bile bile kucağına yatması..

O "AN"


Hani o "an" ı durdurmak istediğiniz oldu mu hiç? Yok demek istediğim sadece durdurup o anı sonra yeniden zamanı başlatmak değil...Sonrasını umursamadan sadece o anın içinde kalmak yani...hesapsız,kitapsız işte...

Hani öle durdurmak istediğiniz an gibi devam etmeyeceği korkusu gelir bu sefer,yüreğiniz daralır,gözlerinizle nefes almaya çalışırsınız,ağzınız duymakta zorlanır belki...

Biriktirmeyede çalışmayın hani o anı ,durmuş gibi gelir,şaka ile karışık geçer zaman yine..
Ve günah çıkarmadır biraz,biraz öykünme,ödünç kelimeler anlama çabası,biraz cinayet ama en nihayetinde arada bir feriştah,şaplatılan bir gül varsa...


Nefes aldığınızı hissettiğiniz an yani,durduramıyosanız zamanı yapacak tek şey kalıyor nefesinizi tutmak...Koynunuza almak bir kuğuyu,öle bakakalmak ...ama yetmez iste..


o an elbet devam edecek dersiniz,bir yandan gözleriniz yanar,nefesinizi tutarsınız sırf o an için..biribirine geç kalan anlardan başka bir halt değildir işte...
Durdasız olmalıdır işte,hesapsız çoğu zaman..
Konduramazsınız ,böle olmazlar dolanır...tıkanırsınız nefesiniz kalmaz,gözleriniz dolar...ve son bir gayret gözlerin bağırır,işte o bağrışlar biraz susmak gibi gelir,bir kuğu için tuttuğun nefes unutmak gibi gelir...
bakarak anlatmaya çalışmak kadar abesti konuşarak anlamaya çalışmak,tek olası dinlemekti işte kendinden geçen içimizi...
Ve bir ruhun içine üflenen o gün;bilmem kaç kmlerce yol kısa gelir bir mesajdan;lakin..Ve işte silinir tüm sanal yazılar ve sen artık 12 haneli bir numarasındır yada eski bir sıfat olur adınızın önünde,ama işte gönül tutmaz ki sıfat;belki yüklemdir sadece sevmek kadar..en fazla tekil kalır ama en nihayetinde..ve bunların hepsi hakkını vermektir işte...

bir ölçü müdür araya giren zamanın uzunluğu ,yoksa bir sınav gibi yapılan testler mi,bilirsiniz en nihayetinde ama işte o an sadece o an ne hisettiğindir...mutlak sınav içindeki yumrudur. normalinden çok hareketli bir kalp belkide,ıslak bir yanak belki,bir kuğunun boynudur yada tutulan bir nefeS..
ama işte en nihayetinde bilirsin gücümün yettiğince nefesimi tutarım..ki tutmazsam aldırdığın nefeslerden utanırım...




eninde sonunda AYILACAĞIZ..




Tamam söz bundan sonra olmayacak diye başlayan,kendimizle yapılan anlaşmalar..ve tutamadığımız sözler..verilen ödünler,unutulan yeminler..yani yaşanmamışlıkların doğurduğu çocuklar.Ve o çocuklar hep biraz piç biraz yetim..Ve o piçler büyüdükçe biraz biz..Olmayacağa sevdalanmak kadar,olacağı istememek kadar yavan..yutkunabilir mi gönlünüz,unutabilir mi..ve hep en başta önemlidir el tutmalar,sonra ise bir refleks..Sen inat etsende içindekini yaşamaya,unutma gün geçtikçe,için GEçicek kendinden ve aYILTaCaKLaR SENİ HAYATTAN...

Ruhun içime Üflenişinin Yıldönümü...




Şaka gibi!!

Anne-Baba doğum günüm kutlu olsun!!

Değildim belki şehvetinizin bir eseri; ama gelmem bile seçimdi işte.
Umudunuz oldum içini doldurmamı istediğiniz;beklentileriniz birazda olamadıklarınız.Kendim olana kadar sizindim;kendimden sonra ise siz benim oldunuz..
Kardeşlerim doğum günüm kutlu olsun!!

İcabı gerekten paylaşmaya başladık ve başladık işte…Sonradan sonrada n anladık kan bağı dert değil önemli olan paylaşım.
Arkadaşlarım doğum günüm kutlu olsun!!

Vakti hoyratça harcadıklarım, zamanın yalnızca aralarında görüştüklerimiz…

Dostlarım doğum günüm kutlu olsun!!

Ve beni ben eden;kimi benden önce kalma kimi benden sonra olanlar saolun..Rakı masasındaki kadar cesur biraz nahoş;biraz Trakya biraz ege biraz iç Anadolu olan sizler…Karşılaştırmalı bir hayat da kiminiz cevap kiminiz sorular bıraktınız. Hayat denen anı anlatan sorular..

Sevdiklerim doğum günüm kutlu olsun!!

Az kadar çok olanlarınız;gözlerini unutamadıklarım,kızdırdıklarım,öğrendiklerim,öğrettiklerim olan sizler..Az kadar çok olan sen belki de..Hayat paylaşma gayretinde olduklarım,sustuklarım içime üflenen günün dönümü işte..Bilemediklerim,anlamadıklarım..

Zamansız bir şaka gibiydi işte;komik ama ,sonradan sonra zamansız gülüşlerim oldu bu sefer,kiminizin yüzüne denk geldi ;kiminiz anlamadınız.. Yüzünün topraklarına gömülmek istediğim,gözlerine düşen siluetleri bile kıskandığım;ayrılıkların istemsiz,biraz vakitsiz atılmış bir kahkaha olduğunu anlatan...
Olduğumu düşündüğümü olduranlar olan hepiniz;tüm yarım kalmışlıklarla,benim olmayanlar, bir şaka kadar komik geçen yıllar…


Şakayı hazırlayana;en can alıcı yerde benimle kahkayı atanlara,şakayı anlamayanlara yani en nihayetinde ne var ne yok herkese saolun..

SÖZ...



Söz geri gelicem; bakmayın öle...Sıyrılmam lazım biraz ,inanın geri gelicem ve ne varsa yüklenilecek alıcam yine..benim olmayan ne varsa bırakıcam işte..

Gözlerin olduğu bir yere gidicem sanırım; sadece dosdoğru bakarken içini görebildiğim gözler olacak...mavi bakacak,belki biraz ela kokacak;en nihayetinde kapanacak...

Ama söz bi gitmem lazım ,rüzgara bırakmam lazım,benim olmayanlardan sıyrılmam belkide;gerçi onlar ne bilmiyorum ya...İçini dinle saçmalağını yapamadım;artık çok geç sanırım.O kadar çok var ki ses;aman allahım diyorum ve bazen sonradan takip ediyorum yaptıklarımı.

Hımm diyorum ben yapmışım belli; çok uzaklaşmış olamam diyip koşuyorum ama en nihayetinde duruyorum..en hoyrat kendimizeyiz en büyük torpil kendimize;boş ver kaçsın zaten yarım yamalak her yerde bir olmamışlık,yaşanmamışlık bırakır; buluruz onu..

Yani içimdekilerin içimdekilere bile bkışı farklıyken DIŞARDAKİLER!!!

Hadi gidin en iyisimi ben yaklaşmadan...

EN NİHAYETİNDE..




Öylece bakakalıcağız belkide; hem de en son demde..Belkide bütün işin böyle sadece,sakin kenarında durabilmek olduğunu anlayacağız.Tek korkumuz belkide bunu sonda anlamak.Gelene kadar o ana bir sürü yanımızdaşımız olucak sadece sıfatları değişik,dost,sevgili,anne,baba diyeceğiz;kimi erken gidecek ordan kimi hiç gelmeyecek...


Ama işte en nihayetinde hepsi bir iz bırakacak;ki dua edelim ki iz bırakabilecek nitelikte insanlar olmuş olsun...


Neden sonra anlıyacağız belki de telaşın hayata yakışmayan en iğrenç sıfat olduğunu...dedim ya belki geç olucak ama ilk defa bekleten biz olucaz ve ne yazık ki "o an" hep bekliyor olucak.Yani birazda kaçınılmaz olucak kavuşmak.

Keşke çıkıp gelicek sonradan şu izlerin sahibi yanımda olsa diyeceksin ama işte en nihayetinde biz kendimiz olucağız..

İNDİGO ÇOCUK dan mesaj...

"Tanrı tarafından seviliyormuş gibi davranmaya hazır olup olmadığınız. İnsanlar Tanrı’nın kendilerini sevmediğini düşünür ve bu gerçekmiş gibi davranırlar. Dünyanın bugün bu şekilde olmasının nedeni budur.
Onlar kendi ağızları ile Tanrı’nın burada olduğunu ve kendilerini bir anne veya baba gibi sevdiğini söylerler, ama buna kalpten inanmazlar. Ancak eğer gerçekten buna inansalardı ne olurdu?
O zaman onları çevreleyen sevgi onlardan yayılarak diğer insanlara dokunurdu ve sonra herkes iyileşirdi. Bu gerçekten çok basit. Soru, insanların zaten doğru olan şeyi kabul etmeye istekli olup olmamaları ile ilgilidir.”




Yok işte kendi hayatımızın senaristiyiz-elimizde değil duygusu kaplasada- ruhvani bir prodüktörün nezaretinde...

Karşımıza çıkan sorulara verdiğimiz her yanıt ona bağlı başka bir soruyu çıkartacak; oyun bu...İçten oynayanlar kazanacak yine...

Biri sevap diğeri günahları değil de; belkide sorularla onlara verdiğimiz cevapları yazacak melekler...Her şey bir yorum farkı...




ANLAMLANDIRILMAMIŞ...


anlamını zamanla kazanmış ve bir deftere düşülmüş not:

"Uykusuz bir gece daha...Diğerleri gibi;uykuya dalamayan,yaşlı gözlerle ,sözlerle dolu;ay ışığındaki bir gece,odamdayım..Yaşımdan pas tutmuş,umudu tükenmeyen,küçük pencereli odamda..

Her sevgimi,çocukluğumu,büyümüşlüğümü,kahkahamı,ağlayışımı,hasretimi gören yorgun odam..

Sen mi?Uyuyorsun sanırım..

Yollardan nefret ediyorum biliyor musun?Ayrılık,özlem,hasret kokusu olan yollardan.Ama başka bir şey,şuan yüreğini hissetmek..Yarının habercisi olan gözlerini görebilmek..."

Varsa eğer..




Kendi olarak, sana gelen-

sana gereksinimi olmadan, seni isteyen-

sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen-

kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan-

-O, işte...