Artık öğrenilmiş çaresizlik değildir ,düştüğümüz
Alışılmış umutsuzluk
Kalkmaya denemeye,yapmaya mecalin vardır ama aklın almaz işte
Olmazlarla doludur aklın
Bin yolunu bilirsin ve bulursun olmaması için
Lakin yaşamak kadar yapmak kadar cesaretin yoktur
Ve sıralarsın lanetleri ,”bak işte” leri
Zaten kendimizden başka kim bizi daha çok haklı çıkarır ki
Öğrendiğimiz umutsuzluğu unutamayız da
Artık umutsuzluk girdaplarının yolcusuyuzdur
Akıl danışmaya görsün biri,dur,yapma larımız hazırdır bizim
Peşi sıra sıralarız…
Yani hep öle tersten gideriz
An gelir unuturuz işte umutsuzluğu
Sarılırız,inanırız
Sonra
Sonradan da sonra
Kendi olmayan kendimize geliriz
En nihayetinde istemeden öğrendiğimiz tek şeyi hatırlarız…
Umutsuzluklarımızı yarıştırır hale geliriz işte
En çabuk kim anlayacak gidecek olanı
Edilen hangi yeminin ,tutulan hangi elin yalan olduğunu
olmasa bile öle biz görücez işte
en nihayetinde yine hatırlayacağız işe..

3 yorum:

  ne ben olabildim ne de başkası

15 Mart 2008 02:37

"kendimizden başka kim bizi daha çok haklı çıkarır ki" aynen böyle değil mi?
umutsuzluk inançsızlık...
evet tam da bu son derken en baştan yenilmek, yıkılmak, hayal kırıklığına uğramak...
yirminci yüzyılın son çeyreğinde başlayıp yirmibirinci yüzyılın ilk çeyreğinde de halen devam etmekte olan bu karanlık aşk adına, yanlış nerde yapılıyor
hata nerede?
"her şeye rağmen mutluluk" olabilir mi acaba? acaba?

  Ayşe Marika Sağlam

16 Mart 2008 18:16

anlamaya başladıklarımızı hızla unutmamızdan mı bir türlü akla sığmayanın ardına düşmemiz...bunu anımsadım sözcüklerinde!

  Miles

17 Mart 2008 09:15

"akla sığmayanın ardına düşmek" yada akla sığdırma çabası en nihayetinde anlama çabası