anlamadım...




Dörtlükler de olabilirdi,mutluda ;
Bir düz yazı gibi değil de alt alta sıralasaydım kelimeleri
Sonlarına birde kafiyeler ekleyebilseydim
Elbet şiir olurdu
En nihayetinde fona bir de müzik koysam şarkıda olur
Lakin işte olan oldu zaten..

Döngü..




yasadiklarin, yitmeyecekler - yasayacaklar.

birseyleri yasamissan, gercekten yasamissan,

onlari yitiremezsin artik-istesen bile istemesen bile, yasar artik onlar..

yasadiklarinsin...yasamin, butun yasadiklarini yitirip,

yeniden kazanmanin sureci olacak -

hep yeniden yitirip,

hep yeniden kazanmanin sureci....

Belki..




Kusura bakma işte belki daha kolay olurdu...
Bilirsin en çok gözaltlarından şakaklarına giden mesafe kadar dı uzaklığımız
Senin bir boşluğun olacağım belki,
Üstünü kapattığın ya da hiç açmadığın
Korkma dolduramasam bile fazla büyütmem

Belki bir dost gibi sırt sıvazlaman kadar acı verecek
Belkide öğlece dik bakamayacağım işte
Biraz kaçamak olacak, yakalanmaktan korkmadan
Kusura bakma işte belki daha kolay olurdu
Gecenin 4 ü bu kadar manidar olmazdı belki
Doğduğumda kulağıma sus denmiş gibiydi sanki
Ya da baktığımda anlatabileceğim tek şey susmaktı
Yorulmamı bekleyeceksin belki
Lakin dedim ya ben en kolay kendimi kandırıyorum
Yani bana ödünç yalanlara gerek yok
Ve sen belki de gelsem de kalamam gibi duracaksın
Belki daha kolay olurdu
Sana Benzetmeseydim sana benzemeyenleri
İşte çoktan unuttuğun gelip geçeni belki de
Şiirde yazdığı gibi “Başlamadan biten yazmanı”




Çivi çiviyi söker derken bile anlamamıştın işte,


Sen gördüğün düşler nedeniyle uzun uzun uyurdun belki


ve bir o kadar habersizdi uykuların işte


ve sen çivi çiviyi söker derken bile anlamadın işte


sana benzemeyenler bu kadar çok sana benzemeselerdi


daha rahat bakardım belki


belki aldatıyor gibi hissetmezdim,sen habersiz uykularda olsan bile


işte kime baksam sen olmasaydın daha kolay olurdu


sen hala öyle uykular,düşler,kuğular


İyi Uykular




Susarak Özlüyorum
Öylece, işte sadece ama sadece susarak,kalabalığa denk gelsin istemiyorum
Susuşum,özleyişim bozulmasın diye
Ve sen anlatıyorsun, hemen yanı başımda ve o kadar uzakta…
Ellerimi bağlıyorum içime,
Ve ben en çok kendimi kandırıyorum
Sadece susarak özlüyorum
Hiç tanımadan hem de, ağzına gömülmek gibi
Kalabalığa gelsin istemiyorum
Vakitsiz bir andı belki, ki gerçi hiçbir an vaktinde olmuyordu
Belki de işte tüm korku fonda çalan şarkıda dendiği gibi
rahatsız edici mutluluktan kurtulmaktı
ve ben en çok kendimi kandırıyordum
ve yapılacak tek şey kalıyordu
tek başıma yapabileceğim tek şey
susmak

HALA dan İnciler

Bir büyükden,bir anne yarısından nasihat

-"Bak yavrum insan belli bir zaman sevdiğini arıyor,sonra bulur gibi oluyor,sonra anlamaya çalışıyor;ama olmuyor,sonradan sonradan ise DENGİNİ ARIYOR..."

yani önceleri sevdiğini dengleştirmeye çalışıyorsun,sonra ise dengini sevmeye..


Artık öğrenilmiş çaresizlik değildir ,düştüğümüz
Alışılmış umutsuzluk
Kalkmaya denemeye,yapmaya mecalin vardır ama aklın almaz işte
Olmazlarla doludur aklın
Bin yolunu bilirsin ve bulursun olmaması için
Lakin yaşamak kadar yapmak kadar cesaretin yoktur
Ve sıralarsın lanetleri ,”bak işte” leri
Zaten kendimizden başka kim bizi daha çok haklı çıkarır ki
Öğrendiğimiz umutsuzluğu unutamayız da
Artık umutsuzluk girdaplarının yolcusuyuzdur
Akıl danışmaya görsün biri,dur,yapma larımız hazırdır bizim
Peşi sıra sıralarız…
Yani hep öle tersten gideriz
An gelir unuturuz işte umutsuzluğu
Sarılırız,inanırız
Sonra
Sonradan da sonra
Kendi olmayan kendimize geliriz
En nihayetinde istemeden öğrendiğimiz tek şeyi hatırlarız…
Umutsuzluklarımızı yarıştırır hale geliriz işte
En çabuk kim anlayacak gidecek olanı
Edilen hangi yeminin ,tutulan hangi elin yalan olduğunu
olmasa bile öle biz görücez işte
en nihayetinde yine hatırlayacağız işe..

...


Ağlamak kadar istemsiz,gülmek kadar düzensizdi biraz

Ama işte kimse önemsemezdi ağlarken nasıl göründüğünü

Gözaltlarından şakaklara uzanan yol kadar mahçup,utangaç ve savurgan birazda

Ve biz yaralarımızın kabuklarını saklamıyoruz artık

Tarif etmekten bile vazgeçiyoruz

Dilimizde kalan hep nakarat oluyor

Ve biz sonradan hep başka şarkılara uydurmaya çalışıyoruz işte
Etrafımızda bir çoşku evet uydu diyen nidalar
ama işte tutmaz onda savurganlığın,günahların..


Ve tutmuyor tabiî ki,denemiyoruz da hani yeni şarkının nakaratını

Aklımızda,dilimizde hep o nakarat kalıyor

An geliyor en fazla ıslıkla çalabiliyoruz

Biliyoruz da belki bir daha o ilk an kadar gür sesle söyleyemeyeceğiz

Ama işte ıslığımıza,nakaratımıza ne kadar sahipsek o kadarız işte

Birlikte söyleme inancınız hiç gitmez aklınızdan

Velakin öle dilinizde nakarat,kulağınızda ezgisi yaşar gidersiniz

OLMAZ YA




X:Çok canım sıkılıyor,canım çok sıkılıyor
Y:Tamam sıkılsın dert etme
X:Sıkıldım diyorum ya
Y:Ya otur tamam beraber sıkılalım işte
X:Nasıl yani
Y:Ne nasıl ya;ölece dur işte ,bir şey yapmamayı yapalım birlikte…Zaten bunuda becerirsek..





Her izlenişte aklınızda kalan replikler değişmekte;işte o anki ruh halinize bağlı yani...Ama çıkmaz işte müziği ve işte bu izleyişte akılda kalan ise


''Ona aşığım çünkü bana ihtiyacı yok''




hayatin anlami hep uzaktadir.


ya ANI olmuştur hayatın anlamı ya da ÖZLEM.


hayatını anlamlı kılacak ve geldiginde senin tam olmani saglayacak olan sey,


henuz senin disindadir.


hayatin anlami hep hayatin disinda kalinir.


ona hazirlanir


o beklenir


o ozlenebilir ama ona dokunulamaz


dokunamadigin noktalardan gelir hayatin anlami.




ve artık şarkıda geçtiği gibi aşk bir er meydanı savaşı

hani geçtiği gibi şiirde sevdiğinin kirpikleri birer ok

ve kaybedeceklerini düşünürsen bu meydana çıkılmıyor
Alamıyorsak göze yaralanmaları-ki en nihayetinde o yaralarda teslimiyete götürecektir-
öğlece arafda kalıyoruz o kadar


Her şeye o kadar kolay ulaşmaya alıştık ki

Çile dönemi bitti artık yani,


Bir bütünleşme birazda teslimiyet gerekir

yani en nihayetinde aşık maşukundan güç alır


Ve hepimiz ya aynı yaraları paylaşacak birilerini arıyoruz

yada o yaraları saracak birilerini
Ama er meydanına çıkmadan o kadar çok yara alıyoruz ki
değil aşk meydanına çıkmak...



KUĞU EZGİSİ





Kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim,

Yalpalayan hayatımın kara çarşaflı bekçi gizleri.

Ne zamandır ertelediğim her acı,

Çıt çıkarıyor artık, başlıyor yeni bir ezgi, -bu şiir -


Sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim,

Dost kalmak zorunda bana ve sizlere!


Çünkü saldırgan olandan kopmuştur o, uykusunu bölen derin arzudan.


Büyüsünü bir içtenlikten alırsa

Kendi saf şiddetini yaşar artık, -bu şiir -


Kuramadığım güzelliklerin sessiz görünümü, ulaşılamayanın boyun eğen yansısı,

Sevda ile seslenir sizlere!

İSTANBUL






Başka bir şeye benzemez işte bu yedi tepesi gizli şehir..


Türkiyede yaşamak ile İstanbul da yaşamak başka..


beraber dirsek çürüttüğümüz dostum sormuştu işte


-Nasıl İstanbul


-Gelin Taşı Toprağı altın demiştik filmlerdeki gibi..




Lakin öle bir altındı ki eline alanın kendi değeri gidiyordu..


Temiz kalmak o kadar zordur ki


Anlamıyosunuz işte zaman geçtikçe üstünüze siniyor


Bir yerinizden kirleniyorsunuz




Yok dedikçe üstünüze geliyorlar,


Hani kirlenmeseniz bile ayrı kalıyorsunuz işte

2 yakası sanki;dünyanın iki ucu oluyor

Yollarda rastlaşıyorsunuz işte..


Harala gürüle yaşıyoruz işte

Aga kusura kalma altın değilmiş...