EN NİHAYETİNDE..




Öylece bakakalıcağız belkide; hem de en son demde..Belkide bütün işin böyle sadece,sakin kenarında durabilmek olduğunu anlayacağız.Tek korkumuz belkide bunu sonda anlamak.Gelene kadar o ana bir sürü yanımızdaşımız olucak sadece sıfatları değişik,dost,sevgili,anne,baba diyeceğiz;kimi erken gidecek ordan kimi hiç gelmeyecek...


Ama işte en nihayetinde hepsi bir iz bırakacak;ki dua edelim ki iz bırakabilecek nitelikte insanlar olmuş olsun...


Neden sonra anlıyacağız belki de telaşın hayata yakışmayan en iğrenç sıfat olduğunu...dedim ya belki geç olucak ama ilk defa bekleten biz olucaz ve ne yazık ki "o an" hep bekliyor olucak.Yani birazda kaçınılmaz olucak kavuşmak.

Keşke çıkıp gelicek sonradan şu izlerin sahibi yanımda olsa diyeceksin ama işte en nihayetinde biz kendimiz olucağız..

İNDİGO ÇOCUK dan mesaj...

"Tanrı tarafından seviliyormuş gibi davranmaya hazır olup olmadığınız. İnsanlar Tanrı’nın kendilerini sevmediğini düşünür ve bu gerçekmiş gibi davranırlar. Dünyanın bugün bu şekilde olmasının nedeni budur.
Onlar kendi ağızları ile Tanrı’nın burada olduğunu ve kendilerini bir anne veya baba gibi sevdiğini söylerler, ama buna kalpten inanmazlar. Ancak eğer gerçekten buna inansalardı ne olurdu?
O zaman onları çevreleyen sevgi onlardan yayılarak diğer insanlara dokunurdu ve sonra herkes iyileşirdi. Bu gerçekten çok basit. Soru, insanların zaten doğru olan şeyi kabul etmeye istekli olup olmamaları ile ilgilidir.”




Yok işte kendi hayatımızın senaristiyiz-elimizde değil duygusu kaplasada- ruhvani bir prodüktörün nezaretinde...

Karşımıza çıkan sorulara verdiğimiz her yanıt ona bağlı başka bir soruyu çıkartacak; oyun bu...İçten oynayanlar kazanacak yine...

Biri sevap diğeri günahları değil de; belkide sorularla onlara verdiğimiz cevapları yazacak melekler...Her şey bir yorum farkı...




ANLAMLANDIRILMAMIŞ...


anlamını zamanla kazanmış ve bir deftere düşülmüş not:

"Uykusuz bir gece daha...Diğerleri gibi;uykuya dalamayan,yaşlı gözlerle ,sözlerle dolu;ay ışığındaki bir gece,odamdayım..Yaşımdan pas tutmuş,umudu tükenmeyen,küçük pencereli odamda..

Her sevgimi,çocukluğumu,büyümüşlüğümü,kahkahamı,ağlayışımı,hasretimi gören yorgun odam..

Sen mi?Uyuyorsun sanırım..

Yollardan nefret ediyorum biliyor musun?Ayrılık,özlem,hasret kokusu olan yollardan.Ama başka bir şey,şuan yüreğini hissetmek..Yarının habercisi olan gözlerini görebilmek..."

Varsa eğer..




Kendi olarak, sana gelen-

sana gereksinimi olmadan, seni isteyen-

sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen-

kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan-

-O, işte...